Evren Artık Quantum’lu

quantumArtık bende Quantumlandım 🙂 Şaka gibi, üniversite hayatımın 3. senesine dersler başlayınca girdiğimi anladım. Daha dün fakültede acaba fizikciler nerede diye dolandığımı hatırlıyorum, bugün ise quantum dersinde hönk diyorum..

Üniversitenin ilk iki senesinde ne bunlar diyodum. Yani bizim lisede gördüğümüz klasik fiziğin biraz daha detaylısı.. Ne zaman tırlatıcaz abii biz diye düşünüüüp durdum. Hani fizikciler kafayı yer derler ya. Ama hiç öyle bişeyim olmamıştı ilk iki senede. Basite indirge, bütüne geç, integralini al vs vs. Herşey belli kurulallar, kabuller çerçevesinde. Şansına bişey yok ortada, sebep var sonuç var..

Ama bugünlerde quantum dersinde işte maç şimdi başlıyor dedim 😀 Dekanımız Prof. Dr. Mustafa DİKİCİ‘nin girdiği dersimde öyle bi an geldi ki dedim kafayı yiyorum heralde ! Ve.. İlk ders haftasında..

Sizlere biraz fizikden bahsedeyim,

1500 lü yıllardan, 1870 li yıllara kadar fizik bir çok sorunun cevabını verdi. Aslında sadece fizik değil bütün temel bilimler, fakat benim branşım fizik olduğu için fizik üzerinden gideceğim. Newton 2. kanununu yani, kuvvet varsa, momentum da değişim doğar eşitliğini yazıktan sonra klasik fizik bitmişti. Bu kanunu evirdiler çevirdiler yeni bi isim verdiler. Aslında temelde yatan şey bu. 1870 , 1890 li yıllarda o kadar moda ki, herşeye cevap veriyor bu fizik.. Yanlız birkaç sorun var. Bu fizik teorileri bazı kabullere dayanıyor.. Mesela cismin hızı, ışık hızından çok daha küçük olmalı, ortam ötelemeye göre homojen, dönmeye göre izotropik olmalı.. Teoriler yanlış değil, zaten yanlış teori diye bişey yok.  Mesela ışığın tanecik teorisi, çok başarılı bir teori fakat ışığın girişimi olayını açıklayamıyor. Işığın dalga teorisi yine çok mükemmel bir teori, fakat ışığın yoğun ortamda daha hızlı olması gerektiğini sanıyor, yanılıyor.. Bu teoriler yanlış mı ? Değil ! Neyse işte 1900 lü yıllara gelindiğinde Albert Einstain önderliğinde quantum fiziği doğmaya başlıyor. 1935 civarlarında da quantum da bitiyor.. Arada atladığım çok şey var. Ayrıntı istiyorsanız öss de Fizik bölümünü tercih edebilirsiniz..

Gel gelelim benim kafayı yiyişime 😀

Şimdi liseden beri bize öğretilen bir sağ el kuralı vardı. Quantum dersinde hocamız bize sağ el kuralını gösterin diyor.. Sağ elimizin baş, orta ve işaret parmaklarını birbirine dik olacak şekilde gösteriyoruz, bağırıyor bana sağ el kuralını gösterin diye ! Ben, cengaveriniz yine sağ elimin baş, orta ve işaret parmağını dik olacak konuma getiriyorum, sol elimle de sağ elimi işaret ediyorum, gösterme babında.. Hooop oradan bir tahta kalemi bana uçarak geliyor 😛 Sağ el kuralını göster diye de bir ses yankılanıyor.. Bu olay bir 1o dakika filan tekrar etti, KAFAYI YEDİM ! 😀 Sağ el kuralını göstermek için, sağ elinizin boşta kalması gerekli diyor, ne yapcağımı bilemiyorum.. Mustafa hoca daha fazla dayanamıyor ve kendisi gösteriyor sağ el kuralını.. Sol elinin baş, orta ve işaret parmaklarını dik konuma getirerek..

Sağ el kuralı, sol el ile gösterilir, sağ el ile uygulanır.. Yani bize bu vakte kadar öğretilen yanlıştı.. Aklınızın bir köşesine yazın !

Neyse.. Bu güne kadar bize birşey daha söylediler. Fizikte sebep var ise sonuçta vardır ! Yalan, küllüyen yalan. Şans denen bişey var.. 🙂 Ne gibi mi ? Şöyle söyleyim, bir kutu içerisine zıp zıp topu attınız, kutunun kenarlarına 5 kere çarpıp dışarı çıkabilir, 2 kere çarpıp çıkabilir, kutunun içindeki kaleme çarpıp çıkabilir, bu kaleme 10 defa çarpabilir.. Şans !

Anlayacağınız fizik okumaya yeni başladığımı anlamış bulunmaktayım 🙂 Okumanızı taviye edermiyim ? Kesinlikle ! Emin olun hayata bakış açınız değişecek 😉

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.